IsIk
New member
İnstagramda Beni Engelleyen Birine Nasıl Ulaşırım? Dijital İletişimin Sosyal Yüzüne Bir Bakış
Merhaba dostlar,
Bugün hepimizin bir şekilde karşılaştığı ama çoğu zaman derinlemesine düşünmediği bir meseleyi konuşalım istedim: Instagram’da bizi engelleyen birine ulaşma isteği. Yalnızca kişisel bir merak ya da kırgınlık meselesi değil bu; aynı zamanda modern iletişimin, duygusal dayanıklılığın ve toplumsal cinsiyet rollerinin kesiştiği bir konu.
Bu yazıda meseleyi yalnızca “teknik olarak nasıl ulaşırım?” sorusuna indirgemeden, insani, psikolojik ve toplumsal bir çerçeveden ele almak istiyorum. Belki birlikte düşünürsek, bu sorunun ardında yatan duygusal ve kültürel dinamikleri daha iyi anlayabiliriz.
---
1. Engellenmek: Dijital Çağın Sessizleşme Biçimi
Instagram’da engellenmek, günümüz dijital kültüründe reddedilmenin modern versiyonu olarak görülebilir. Geleneksel ilişkilerde “kapının yüzüne kapanması” neyse, dijital dünyada da “engellenmek” odur.
Ama mesele sadece iletişimin kesilmesi değil. Engellenen kişi çoğu zaman şu duygularla baş başa kalır:
- Merak: “Ne oldu da bu noktaya geldik?”
- Kendini sorgulama: “Ben yanlış bir şey mi yaptım?”
- İletişim arzusu: “Bir şekilde açıklama yapabilsem...”
Bu tepkiler, insanın aidiyet ve anlaşılma ihtiyacının dijital çağdaki tezahürüdür.
Ama burada durup şu soruyu sorabiliriz:
Engellenmek gerçekten sessizliğe mahkûm edilmek midir, yoksa sınırların doğal bir ifadesi midir?
---
2. Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Dijital İletişim
İletişim biçimlerimiz toplumsal cinsiyetle derinden ilişkilidir. Sosyolojik araştırmalar (örneğin, Oxford Internet Institute, 2021) gösteriyor ki:
- Kadınlar, dijital iletişimde empati ve duygusal bağlantı kurmaya daha yatkın.
- Erkekler ise daha çok çözüm, netlik ve sonuca ulaşma odaklı davranıyor.
Bu fark “Instagram’da engellenme” deneyimine de yansıyor.
Kadınlar için engellenmek, genellikle duygusal bağın kopması anlamına gelir; içsel bir kayıp duygusu yaratır. Erkekler içinse daha çok iletişim kanallarının kapanması ve durumun kontrolünü yitirme hissidir.
Bu farkın farkına varmak önemli çünkü toplumun “iletişimde kim daha sabırlı, kim daha duygusal” gibi önyargıları, insanların engellenme karşısında verdikleri tepkileri şekillendiriyor.
Peki sizce; toplum erkekleri duygularını bastırmaya, kadınları ise fazla empati kurmaya mı itiyor?
---
3. Engellemenin Psikolojik Arka Planı
Psikologlara göre (özellikle Dr. Sherry Turkle’ın dijital empati üzerine yaptığı çalışmalar), biri sizi engellediğinde bu her zaman “nefret” ya da “kırgınlık” anlamına gelmez.
Bazen:
- Kendini koruma refleksi,
- Sınır koyma isteği,
- Zihinsel yükten kurtulma çabası olabilir.
Yani karşınızdaki kişi aslında “senden nefret ediyorum” demiyor olabilir; “artık bu iletişimi sürdürecek duygusal kapasitem yok” demek istiyordur.
Bu noktada empati devreye giriyor. Özellikle kadınların yüksek sosyal empati kapasitesi, bu durumu “anlamaya çalışma” yönünde yorumlayabiliyor. Erkekler ise genellikle “sorunu çözme” odaklı düşünüp, “nasıl ulaşırım?” sorusuna teknik bir yanıt arıyorlar.
Ama esas soru şu olmalı:
Gerçekten ulaşmak mı istiyoruz, yoksa sadece kontrolü yeniden kazanmak mı?
---
4. Sosyal Adalet Perspektifinden “Ulaşma İsteği”
Burada önemli bir toplumsal boyut var: Sınır ihlali ve saygı.
Birini engellediğimizde, aslında kişisel alanımızı koruma hakkımızı kullanıyoruz. Bu, dijital çağda da bir tür sosyal adalet meselesidir — özellikle kadınlar açısından.
Kadınların dijital ortamda taciz, manipülasyon ve duygusal baskıya erkeklere göre çok daha fazla maruz kaldığı biliniyor. Bu yüzden, “engelleme” kadınlar için sadece kişisel değil, güvenlik temelli bir refleks.
Bu noktada erkeklerin “neden engelledi ki?” sorusunu, “acaba onu rahatsız eden bir iletişim biçimim oldu mu?” sorusuyla değiştirmesi gerekiyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece fiziksel dünyada değil, dijital alanlarda da sınır tanımayı öğrenmekle mümkün.
---
5. Dijital Etik ve Sorumluluk: Ulaşmanın Doğru Yolu Var mı?
Birini engelleyen kişiye ulaşmanın etik yolları nelerdir?
- Dolaylı iletişim kurmak (ortak arkadaşlar üzerinden mesaj göndermek)
- Yeni hesap açarak mesaj atmak
- Başka platformlardan yazmak
gibi yollar teknik olarak mümkün ama etik açıdan tartışmalıdır.
Bu davranışlar, karşı tarafın sınırlarını ihlal edebilir. Bunun yerine;
- Zaman tanımak,
- Kendi davranışlarını gözden geçirmek,
- İletişim ihtiyacını saygılı bir şekilde ifade etmek
daha olgun bir yaklaşım olabilir.
Yani bazen ulaşmamak, daha güçlü bir iletişim biçimidir. Çünkü sessizlik de bir mesajdır — saygının, olgunluğun ve farkındalığın mesajı.
---
6. Kadın ve Erkek Perspektiflerinden “Ulaşmak” Meselesi
Kadınlar genellikle empatik bir yerden yaklaşır: “Belki kırgındır, konuşsak anlaşırız.”
Erkekler ise daha analitik bir şekilde düşünür: “Bir yol bulmalıyım, iletişimi yeniden kurmalıyım.”
Her iki bakış açısı da değerli, ama dengede olmadığında iletişim zorlaşıyor.
Kadın empatisi bazen kendini ihmal etme noktasına gelirken, erkeklerin çözüm arayışı karşı tarafın sınırlarını zorlama haline dönüşebiliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir yaklaşım, bu iki yönün birleştiği yerde başlıyor:
Empatiyle çözüm aramak,
Çözüm ararken saygıyı elden bırakmamak.
---
7. Forum Tartışmasına Davet: Dijital İlişkilerde Sınır ve Saygı
Şimdi bu konuda sizlerin görüşünü merak ediyorum:
- Sizce biri sizi engellediğinde, bunu nasıl yorumlamak gerekir?
- Dijital iletişimde “saygı sınırı” nerede başlar, nerede biter?
- Birini engellemek mi daha olgun bir davranıştır, yoksa açıklama yapmadan iletişimi kesmek mi haksızlıktır?
Farklı cinsiyetlerden ve deneyimlerden forumdaşların görüşleri bu konuda çok değerli olabilir. Çünkü sosyal adalet, tek bir doğrunun değil, ortak saygının bulunmasıyla mümkündür.
---
Sonuç: Ulaşmak mı, Anlamak mı?
Instagram’da birinin sizi engellemesi, sadece dijital bir kopuş değil; ilişkisel, duygusal ve toplumsal bir olaydır.
Bu durumda asıl mesele, “nasıl ulaşırım?” değil, “neden ulaşmak istiyorum?” sorusuna dürüstçe yanıt vermektir.
Belki de bazen ulaşmak değil, anlamak gerekir. Çünkü anlamak, yeniden bağ kurmanın en insani ve en etik yoludur.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Dijital çağda, birine ulaşmanın sınırı nerede bitmeli — ve saygı nerede başlamalı?
Merhaba dostlar,
Bugün hepimizin bir şekilde karşılaştığı ama çoğu zaman derinlemesine düşünmediği bir meseleyi konuşalım istedim: Instagram’da bizi engelleyen birine ulaşma isteği. Yalnızca kişisel bir merak ya da kırgınlık meselesi değil bu; aynı zamanda modern iletişimin, duygusal dayanıklılığın ve toplumsal cinsiyet rollerinin kesiştiği bir konu.
Bu yazıda meseleyi yalnızca “teknik olarak nasıl ulaşırım?” sorusuna indirgemeden, insani, psikolojik ve toplumsal bir çerçeveden ele almak istiyorum. Belki birlikte düşünürsek, bu sorunun ardında yatan duygusal ve kültürel dinamikleri daha iyi anlayabiliriz.
---
1. Engellenmek: Dijital Çağın Sessizleşme Biçimi
Instagram’da engellenmek, günümüz dijital kültüründe reddedilmenin modern versiyonu olarak görülebilir. Geleneksel ilişkilerde “kapının yüzüne kapanması” neyse, dijital dünyada da “engellenmek” odur.
Ama mesele sadece iletişimin kesilmesi değil. Engellenen kişi çoğu zaman şu duygularla baş başa kalır:
- Merak: “Ne oldu da bu noktaya geldik?”
- Kendini sorgulama: “Ben yanlış bir şey mi yaptım?”
- İletişim arzusu: “Bir şekilde açıklama yapabilsem...”
Bu tepkiler, insanın aidiyet ve anlaşılma ihtiyacının dijital çağdaki tezahürüdür.
Ama burada durup şu soruyu sorabiliriz:

---
2. Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Dijital İletişim
İletişim biçimlerimiz toplumsal cinsiyetle derinden ilişkilidir. Sosyolojik araştırmalar (örneğin, Oxford Internet Institute, 2021) gösteriyor ki:
- Kadınlar, dijital iletişimde empati ve duygusal bağlantı kurmaya daha yatkın.
- Erkekler ise daha çok çözüm, netlik ve sonuca ulaşma odaklı davranıyor.
Bu fark “Instagram’da engellenme” deneyimine de yansıyor.
Kadınlar için engellenmek, genellikle duygusal bağın kopması anlamına gelir; içsel bir kayıp duygusu yaratır. Erkekler içinse daha çok iletişim kanallarının kapanması ve durumun kontrolünü yitirme hissidir.
Bu farkın farkına varmak önemli çünkü toplumun “iletişimde kim daha sabırlı, kim daha duygusal” gibi önyargıları, insanların engellenme karşısında verdikleri tepkileri şekillendiriyor.
Peki sizce; toplum erkekleri duygularını bastırmaya, kadınları ise fazla empati kurmaya mı itiyor?
---
3. Engellemenin Psikolojik Arka Planı
Psikologlara göre (özellikle Dr. Sherry Turkle’ın dijital empati üzerine yaptığı çalışmalar), biri sizi engellediğinde bu her zaman “nefret” ya da “kırgınlık” anlamına gelmez.
Bazen:
- Kendini koruma refleksi,
- Sınır koyma isteği,
- Zihinsel yükten kurtulma çabası olabilir.
Yani karşınızdaki kişi aslında “senden nefret ediyorum” demiyor olabilir; “artık bu iletişimi sürdürecek duygusal kapasitem yok” demek istiyordur.
Bu noktada empati devreye giriyor. Özellikle kadınların yüksek sosyal empati kapasitesi, bu durumu “anlamaya çalışma” yönünde yorumlayabiliyor. Erkekler ise genellikle “sorunu çözme” odaklı düşünüp, “nasıl ulaşırım?” sorusuna teknik bir yanıt arıyorlar.
Ama esas soru şu olmalı:

---
4. Sosyal Adalet Perspektifinden “Ulaşma İsteği”
Burada önemli bir toplumsal boyut var: Sınır ihlali ve saygı.
Birini engellediğimizde, aslında kişisel alanımızı koruma hakkımızı kullanıyoruz. Bu, dijital çağda da bir tür sosyal adalet meselesidir — özellikle kadınlar açısından.
Kadınların dijital ortamda taciz, manipülasyon ve duygusal baskıya erkeklere göre çok daha fazla maruz kaldığı biliniyor. Bu yüzden, “engelleme” kadınlar için sadece kişisel değil, güvenlik temelli bir refleks.
Bu noktada erkeklerin “neden engelledi ki?” sorusunu, “acaba onu rahatsız eden bir iletişim biçimim oldu mu?” sorusuyla değiştirmesi gerekiyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece fiziksel dünyada değil, dijital alanlarda da sınır tanımayı öğrenmekle mümkün.
---
5. Dijital Etik ve Sorumluluk: Ulaşmanın Doğru Yolu Var mı?
Birini engelleyen kişiye ulaşmanın etik yolları nelerdir?
- Dolaylı iletişim kurmak (ortak arkadaşlar üzerinden mesaj göndermek)
- Yeni hesap açarak mesaj atmak
- Başka platformlardan yazmak
gibi yollar teknik olarak mümkün ama etik açıdan tartışmalıdır.
Bu davranışlar, karşı tarafın sınırlarını ihlal edebilir. Bunun yerine;
- Zaman tanımak,
- Kendi davranışlarını gözden geçirmek,
- İletişim ihtiyacını saygılı bir şekilde ifade etmek
daha olgun bir yaklaşım olabilir.
Yani bazen ulaşmamak, daha güçlü bir iletişim biçimidir. Çünkü sessizlik de bir mesajdır — saygının, olgunluğun ve farkındalığın mesajı.
---
6. Kadın ve Erkek Perspektiflerinden “Ulaşmak” Meselesi
Kadınlar genellikle empatik bir yerden yaklaşır: “Belki kırgındır, konuşsak anlaşırız.”
Erkekler ise daha analitik bir şekilde düşünür: “Bir yol bulmalıyım, iletişimi yeniden kurmalıyım.”
Her iki bakış açısı da değerli, ama dengede olmadığında iletişim zorlaşıyor.
Kadın empatisi bazen kendini ihmal etme noktasına gelirken, erkeklerin çözüm arayışı karşı tarafın sınırlarını zorlama haline dönüşebiliyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir yaklaşım, bu iki yönün birleştiği yerde başlıyor:


---
7. Forum Tartışmasına Davet: Dijital İlişkilerde Sınır ve Saygı
Şimdi bu konuda sizlerin görüşünü merak ediyorum:
- Sizce biri sizi engellediğinde, bunu nasıl yorumlamak gerekir?
- Dijital iletişimde “saygı sınırı” nerede başlar, nerede biter?
- Birini engellemek mi daha olgun bir davranıştır, yoksa açıklama yapmadan iletişimi kesmek mi haksızlıktır?
Farklı cinsiyetlerden ve deneyimlerden forumdaşların görüşleri bu konuda çok değerli olabilir. Çünkü sosyal adalet, tek bir doğrunun değil, ortak saygının bulunmasıyla mümkündür.
---
Sonuç: Ulaşmak mı, Anlamak mı?
Instagram’da birinin sizi engellemesi, sadece dijital bir kopuş değil; ilişkisel, duygusal ve toplumsal bir olaydır.
Bu durumda asıl mesele, “nasıl ulaşırım?” değil, “neden ulaşmak istiyorum?” sorusuna dürüstçe yanıt vermektir.
Belki de bazen ulaşmak değil, anlamak gerekir. Çünkü anlamak, yeniden bağ kurmanın en insani ve en etik yoludur.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Dijital çağda, birine ulaşmanın sınırı nerede bitmeli — ve saygı nerede başlamalı?