0-3 yaş oyuncakları nasıl olmalı ?

Gonul

New member
0-3 Yaş Oyuncakları: Minik İnsanların Stratejik, Empatik ve Tamamen Kaotik Dünyası

Selam forum ahalisi! 😊

Evde minik bir “0-3 yaş arası mucize” sahibi olanlar, şimdiden sabrınızı ve mizah anlayışınızı takdir ediyorum. Çünkü o yaş aralığında çocuk dediğin; hem mühendis, hem sanatçı, hem de profesyonel bir yıkım ekibi üyesi olabiliyor. Hatta bazen aynı anda üçü birden! Bu yazıyı yazma sebebim, evde bir adet “lego mühendisliği diplomasız profesör” besleyen bir ebeveyn olarak, oyuncakların aslında ne kadar ciddi bir stratejik savaş alanı olduğunu fark etmem.

Ama panik yok! Gelin bu meseleyi bir forumun ciddiyetine yakışır (!) şekilde, hem empatik hem stratejik hem de kahkahalı biçimde masaya yatıralım.

---

Erkeklerin Oyuncak Yaklaşımı: “Operasyon Başlasın!”

Bir baba oyuncak alacaksa, olay şudur:

“Bu oyuncak ne işe yarıyor? Kaç fonksiyonu var? Düşerse kırılır mı? İçinde pil var mı, varsa kaç saat gidiyor?”

Yani adeta NATO savunma bakanı edasıyla oyuncağın lojistik analizini yapar. Çocuk 1 yaşında mı? Baba der ki:

> “Bir dakika, bu oyuncak çocuğun el-göz koordinasyonunu geliştiriyor mu? Ya da ileride mühendis olmasına katkı sağlar mı?”

Halbuki çocuk o sırada kutunun kapağını kemiriyor.

Babalara göre 0-3 yaş oyuncakları, “mini bir strateji kampı” olmalı. Sanki çocuk değil, geleceğin CEO’su yetişiyor. Oyuncak bir eğlence aracı değil, yatırım! Hedef: Maksimum verim, minimum pil masrafı.

---

Annelerin Oyuncak Yaklaşımı: “Ay bu sesi çok sevdi, demek duygusal olarak bağ kurdu!”

Anneler ise bu konuda apayrı bir evrende. Onlar için oyuncak, çocuğun duygusal rehberi, psikolojik yol arkadaşı.

Peluş ayıcık mı? “Ay canım, ona sarılınca kendini güvende hissediyor.”

Renkli top mu? “Bak, o topla oynarken gülüyor, demek ki mutlu anılar biriktiriyor.”

Anne için oyuncak bir araç değil, ilişkidir.

Oyun süresi = bağlanma süresi.

Ve tabii ki her oyuncak seçimi, Pinterest’te iki saatlik bir araştırmanın sonucudur.

Ama ironik olan şu: anne “sessiz, sakin, pedagog onaylı” bir oyuncak seçer; çocuk gider tencere kapağıyla, kaşıkla bateri çalar. 🤷‍♀️

---

Gerçek Hayat: Oyuncak Ne Olmalı, Ne Olmazsa Olmaz?

Gerçek şu ki, 0-3 yaş arası oyuncak dediğin üç şeye sahip olmalı:

1. Dayanıklılık: Çünkü bu yaşta çocuklar oyuncakla oynamaz, oyuncakla savaşır.

2. Basitlik: 47 düğmeli, 12 sesli, ışıklı oyuncak mı? Boşuna almayın. Çocuk, o düğmelerden birine bile basmaz. Ama kutunun kendisini sever.

3. Keşif hissi: Çocuk o yaşta bilim insanı gibi yaşar. “Bu ses nereden geldi?”, “Bu ne renk?”, “Bu neden ağzıma sığmıyor?” gibi sorularla yaşar. Oyuncaklar da bu keşifleri teşvik etmeli.

---

Strateji vs Empati: Kim Haklı?

Forum ahalisi, hepimiz biliyoruz ki evde oyuncak seçimi bir tür “ev içi diplomasi”dir.

Baba “Stratejik Oyuncak Üssü” kurmak ister, anne “Empatik Bağlanma Merkezi” hayaliyle yaşar.

Ve ortada bir bebek vardır ki… hiçbirini umursamaz, çünkü o sadece uzaktan kumandanın pillerine ulaşmak ister.

Bu durumda çözüm: stratejik ve empatik ortaklık!

- Baba oyuncakların teknik analizini yapar,

- Anne oyuncakların duygusal etkisini değerlendirir,

- Çocuk ise tencere kapağıyla oynar.

Yani herkes kazanır. (Teoride.)

---

Forumdaşlar! Sizce de “oyuncak” bazen sadece ebeveynin vicdan aksesuarı mı?

Bir düşünün: Oyuncağı çocuğa değil, kendimize alıyoruz bazen.

“Bak, ben iyi bir ebeveynim, çünkü eğitici oyuncak aldım.” diyoruz ama çocuk hâlâ koltuğun altına sakladığı boş şişeyle oynuyor.

Belki de asıl eğitici olan o şişe! Çünkü sabır, merak ve biraz da kaos öğretiyor.

Yani belki de 0-3 yaş oyuncaklarının en iyisi, çocuğun bulduğu şeydir.

Karton kutu? Oyuncak!

Çorap? Kukla!

Uzaktan kumanda? Tartışmalı ama kesinlikle favori!

---

Forumda Büyük Tartışma: Oyuncak mı, Mutfak Eşyası mı?

İtiraf edelim: çoğumuzun evinde çocuğun en çok oynadığı şey, tencere kapağı ya da kaşık.

Bir forumdaş şöyle demişti geçenlerde:

> “O kadar oyuncak aldık, çocuk en çok limon sıkacağıyla oynuyor.”

Evet, çünkü limon sıkacağı “yasaklı bölge” havası taşır. Yasak olan her şey, 0-3 yaş çocuğuna göre “en kıymetli hazine”dir.

Bu noktada babalar hemen devreye girer:

“Tamam, o zaman mutfaktan bir strateji kuruyoruz. Şu plastik spatulayı verelim.”

Annelerse endişelenir:

“Ama onunla kendine zarar verir mi?”

Ve sonuç: Oyuncak yine kaybolur, çocuk kedinin kuyruğuyla oynamaya başlar.

---

Peki Gerçekten Ne Alalım? (Ve Ne Almayalım!)

Alınabilecekler:

- Büyük, yumuşak, ağza alınabilir bloklar (evet, alınacaklar listesinin en komiği bu)

- Farklı dokularda peluşlar (çünkü dokunmak, öğrenmenin ilk adımı)

- Renkli toplar, çıngıraklar, sesli ama KULAĞA ZARAR VERMEDEN ses çıkaran şeyler

Alınmayacaklar:

- Işıklı, 87 melodi çalan, pilli oyuncaklar (bir gece 3’te kendiliğinden ötmeye başladığında anlayacaksınız)

- 300 parçalı mini lego setleri (çocuk değil siz ağlarsınız)

- Sesiyle köpeği bile ürküten plastik davullar

---

Sonuç: Oyuncak Değil, Deneyim Önemli!

0-3 yaş dönemi, “oyuncakların değil, anların öğretici olduğu” dönemdir.

O yüzden o renkli oyuncaklar, ışıklı arabalar, sesli peluşlar güzel ama asıl önemli olan sizinle geçirdiği vakit.

Birlikte saklambaç oynamak, top yuvarlamak, kaşıkla ritim tutmak… işte asıl öğrenme o anda başlar.

---

Forum Sorusu: Sizin Çocuğunuzun En Garip Favori “Oyuncağı” Ne?

Hadi itiraf zamanı forumdaşlar!

Evdeki “favori oyuncak” nedir?

- Kaşık mı?

- Kumanda mı?

- Market fişi mi?

- Yoksa sizin telefonunuz mu? 😅

Yorumlara bekliyorum!

Belki de hep birlikte yeni bir “oyuncak devrimi” başlatırız:

Tencere Kapağı 2.0 – Gerçek Eğitici Deneyim!